Plak Dostuyuz'u sizlerle beraber hayata geçiriyoruz!

Zeki ve Emine - Değişik bir Bülbül ve Gül Hikayesi

Zeki Müren’in eskiden evi olan şimdiki Bodrum Zeki Müren Müzesi’nin bir köşesinde sanat güneşimizin ilk konser programına rastlarız. Bu programdaki zirve şarkı “Menekşelendi Sular” isimli bir Saadettin Kaynak bestesidir. 1930’larda Safiye Aylanın okuması için yazılmıştır.

Zeki Müren’in eskiden evi olan şimdiki Bodrum Zeki Müren Müzesi’nin bir köşesinde sanat güneşimizin ilk konser programına rastlarız. Bu programdaki zirve şarkı “Menekşelendi Sular” isimli bir Saadettin Kaynak bestesidir. 1930’larda Safiye Aylanın okuması için yazılmıştır.

Bu şarkıyı, Zeki Müren’in neden çok sevdiğini anlamak için şarkının sözlerine bakmak yeterlidir. Şarkının sözlerinde karanlık bir akşam da bir şairin kayıp aşkı Ayşe’yi düşünmesi anlatılmaktadır.

Menekşelendi sular, sular menekşelendi
Esmer yüzlü akşamı dinledim yine sensiz
Leylak pırıltılarla bahçeler gölgelendi
İnledi yine bülbül, olmazmış gül dikensiz

Dikensiz gül olmazmış
Çilesiz bülbül Ayşe
Her kuş bülbül olmazmış
Her çiçek de gül Ayşe

Ne bülbül gülü sevdi seni sevdiğim kadar
Ne böyle seven gönül, ne de senden güzel var
İçli bir özleyişle bırak beni yanayım
Gözlerinde gördüğüm rüyama inanayım

Dikensiz gül olmazmış
Çilesiz gönül Ayşe
Her kuş bülbül olmazmış
Her çiçek de gül Ayşe

İlk kıtada melankoli ve yalnızlık içeren bir sahne tasvir edilmektedir. Akşam olmasıyla beraber gölgeler belirmekte, zaman geçmekte ama aşıklar kavuşamamaktadır. Bu melankolik ve kasvetli durum Osmanlı şiirinin temel taşlarından olan bülbül ve gülün katılmasıyla bir nebze de olsa ortadan kalkar.

Bülbül erkeği, gül ise dişiyi temsil eder. Bülbülün tek isteğinin güle kavuşmaktır ama gülün dikenlerinin bülbüle batması bu kavuşmayı imkansızlaştırır. Yani aşk çok zordur. Burada da herkes, gülün dikensiz bülbülün ise çilesiz olamayacağının bir kere daha vurgulanacağını zannedip acıya teslim olmak üzereyken, şarkı her kuşun bülbül ve de her çiçeğin de gül olmadığını söyler. Belki insanlar şiirlerde geçen bülbül ve gülün aksine gerçek aşka bir gün kavuşabilir.

Zeki Müren’in kavuşamadığı platonik aşkı Emine Adalet Pee, Türk ve Müslüman kimliğiyle sahneye çıkan ilk kadınlardan biridir. Annesiz ve babasız büyüyen Emine Adalet, 14 yaşında Almanya’da yaşayan bir akrabası aracılığıyla Henry Pee adında bir Almanla evlenmiştir ve Almanya’da dans etmeye başlamıştır.

Güneşin Oğlu - Zeki Müren
Güneşin Oğlu - Zeki Müren

Ürdün büyükelçisinin Türk eşi, ressam Fahrünnisa Zeid’in Berlin’de düzenlediği kostümlü şark partisinde Nazi lideri Adolf Hitler’in huzurunda göbek atmıştır. Daha sonraları Hitler’in propaganda bakanının malikânesinde dans etmeye ve partilere katılmaya devam etmiştir. Bu sırada birçok üst düzey Nazi subayı ile yakınlık kurmuştur. Almanlar’ın Paris’i işgal edecekleri bilgisini Türk elçiliğine sızdırdığı bile söylenir.

Zeki Müren, henüz genç bir delikanlıyken gittiği Çin Pavyonu'nda Emine Adalet Pee'ye âşık olmuştur. Müren aşkını şu sözlerle anlatmıştır: "Adalet Pee'ye âşık oldum. Çin Pavyon'a gidelim dedi arkadaşlar. Biz de gittik. Barın arkasında bir kadın. Nasıl siyah, hafif şehla, enfes baygın bakışlar. Benim bunu bir yerden gözüm ısırıyor diyorum. "Daha evvel bana geldin mi sen?" diyor. O güzel gözlerin etkisinde ben haftalarca kaldım. Yani ne oldum dememeli ne olacağım demeli. Platonik bir aşktı. Yaşı benden büyüktü. 20 yaş büyüktü. O gözler için o bara çok gittim."

Bülbülden başka kuş veya gülden başka çiçek var mı gerçekten. Zeki Müren’e göre var ve hatta “İnsan çiçeği de sevmeli, güzel renkli kelebeği de sevmeli, güzel kanaryayı da sevmeli, güzel bir denizi de güneşli bir günü de sevmeli, belki yağmurlu bir günde de yaratan varlığı sevmeli.”